Ar-Ge’nin Tanımı, Araştırma Çeşitleri ve Endüstride Ar-Ge Çalışmaları
Teknik anlamda Ar-Geç kavramı, yeni bilgiler elde etmek yada mevcut bilgileri ortaya çıkarmak amacıyla yapılan ve bilginin sistematik olarak toplanmasını, analizini ve yorumunu gerektiren bir çalışmadır. Bu çabalar problemin karmaşıklığına, paraya ve zamana göre farklı boyutlar kazanır. İşletmeler varlıklarını sürdürebilmek ve rekabet gücünü artırabilmek için sürekli ve düzenli Ar-Geç eylemlerine girişmelidirler. Araştırma kavramı, daha çok bilinmeyen bir teknoloji, ürün yada bilgiyi ortaya çıkarmak ve mümkün olan durumlarda bunları uygulamaya yöneltmek anlamına gelmektedir. Buna göre Ar-Ge daha çok üretimle ve üretim tekniği ile ilgilidir; ancak günümüzde her türlü ekonomik faaliyet Ar-Ge çalışmalarına konu olabilmektedir.Ar-Ge, verimliliği, etkinliği ve iktisadiliği artırmaya; daha iyi ve faydalıya ulaşmaya yarayan bir araç olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla üretimin yanında, yönetim ve organizasyon da dahil olmak üzere, pazarlama ve finansman ve personel yönetimi gibi bütün işletme fonksiyonları üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapılabilmektedir. Geliştirme kavramı ise, mevcut teknoloji veya bilgiyi yeni ürünler yada üretim teknikleriyle ilgili uyarlamalara doğru yönlendirme ve mevcudu kullanma sürecidir. Geliştirme, bilinenleri kullanmayı ve uygulamada daha iyi sonuçlar almayı amaçlar. Diğer bir değişle, geliştirme çalışmalarında yeni bir buluş söz konusu değildir; sadece araştırma sonuçlarının malzemeler, mamuller, sistemler, üretim süreçleri ve hizmetlere dönüştürülmesi yolundaki faaliyetleri kapsar. Böylece geliştirme faaliyetleri, araştırma faaliyetleri ile üretim faaliyetleri arasında bir köprü görevini yerine getirir.
Firmanın başarısında temel olan, yeni ürün ve teknolojiler geliştirmeye yönelik bütünsel bir yeteneğin kazanılmış olmasıdır. Üretim firmalarının bu yeteneği kazanabilmeleri, kendi geliştirdikleri yeni ürün yada farklı üretim yöntemi, yeni bir sistem geliştirmek yada mevcutları iyileştirmek üzere AR-GE ‘ye başlamaları ile mümkündür. Ar-Ge ve yenilik yapma faaliyetleri günümüzün sert ve acımasız rekabet ortamında işletmelerin adeta bir var oluş mücadelesidir.
B- İşletmelerin Ar-ge’ye Önem Vermelerinin Başlıca Nedenleri
İnsanlık tarihinin son üç yüz yılına damgasını vuran endüstri uygarlığı yerini, aşama aşama yeni bir uygarlığa bırakmakta ve bazı yazarların “bilgi toplumu” bazılarının “endüstri sonrası toplum”, veya “enformasyon toplumu” dedikleri süreç başlamıştır. Endüstri toplumunda stratejik kaynağı oluşturan “sermaye” yerini enformasyon toplumuna geçiş sürecinde “bilgi” ye bırakmakta ve bilgiyi üreten kurumlar toplumun temel eksenini oluşturmaya başlamaktadır. Dolayısıyla son derece hızlı, dünyayı küçük bir elektronik köy haline getirmiş olan, yeni teknolojilere dayanan ve bilgi üretiminin merkezi önem kazandığı enformasyon toplumunun taleplerine, endüstri toplumunun örgütleri yeterince cevap veremez hale gelmektedir. Sermayenin yerini bilginin aldığı, bilgiyi üreten kurumların büyük önem kazandığı günümüzde, bilişim sektörü ve iletişimdeki hızlı değişim ve tüm bunlara bağlı olarak sembolik hale gelen sınırlar yada güncel tabiri ile küreselleşen dünya sistemi; ticaret, ekonomi ve rekabetin dinamiklerinde önemli değişikliklere sebebiyet vermiştir. Bu bağlamda girişimcinin 3 ana hedefi olmalıdır:
1- Müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek,
2- Maliyetleri azaltmak ve verimliliği artırmak,
3- Yeni ürün/hizmetleri süratle pazara sürmek.
C-Türkiye’ deki Ar-Ge Çalışmaları
Ar-Ge faaliyetleri Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi “Milli Savunma” ihtiyaçları nedeniyle başlamıştır. Aktif olarak Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ise çok geç bir tarihte gerçekleşmiştir. 1995’lerde Türkiye ilk defa sanayicisine Ar-Ge için Tübitak aracılığı ile hibe ve teşvik verilmeye başlanmıştır.
Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2000 yılı itibariyle 0,64, iktisadın faal on bin kişiye düşen tam zaman eş değeri personel sayısı ise 13,1 olarak gerçekleşmiştir.
Sanayinin rekabet gücünün göstergelerinden biri olan ticari kesim Ar-Ge harcamalarının toplam Ar-Ge harcamalarına oranı, Ar-Ge teşviklerinin başlatıldığı 1995 yılından itibaren artarken, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle 2000 yılında düşüş göstermiş ve % 33.4 olarak gerçekleşmiştir. Kamu, üniversite ve sanayi işbirliğini geliştirici çalışmalara ve bu işbirliğini kullanarak kamu ve üniversitelerdeki bilgi birikiminin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesini sağlayan Teknoloji Geliştirme Bölgesi, Yenilik Merkezi ve Ar-Ge Merkezlerinin faaliyetlerine ve geliştirilmesine devam edilmektedir. 4691 sayılı Kanunla 2004 yılı Temmuz ayı itibariyle toplam 16 Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB) kurulmuş bulunmaktadır. Bunlar Ankara Cyberpark TGB, Orta Doğu Teknik Üniversitesi TGB, Hacettepe Üniversitesi TGB, TÜBİTAK - MAM TGB, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü TGB, Yıldız Teknik Üniversitesi TGB, Gebze Organize Sanayi Bölgesi TGB, Eskişehir Üniversitesi TGB, Selçuk Üniversitesi TGB, İstanbul Üniversitesi TGB, Batı Akdeniz Üniversitesi TGB, Karadeniz Teknik Üniversitesi TGB, Erciyes Üniversitesi TGB ve Çukurova Üniversitesi TGB´dir. Yaratıcı girişimleri özendirici risk sermayesi yatırım ortaklıklarının arttırılması ve kamunun orta ve uzun vadeli tedarik sisteminin geliştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye´de son yıllarda yerli patent başvurularında artışlar kaydedilmiştir. Yerli patent başvuru sayısı 1995 yılında 178, 1999 yılında 273, 2000 yılında 266, 2001 yılında 299, 2002 yılında 388 iken, 2003 yılında 465 olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı Temmuz ayı itibariyle bu sayı 303´tür. Fen bilimleri dalında, Türkiye adresli yayınların sayısı itibariyle 1995 yılı sonunda 2.812 yayınla dünyada 34. olan ülkemiz, 2000 yılında 6.074 yayın ile 25. sıraya, 2002 yılında ise 9.303 yayınla 22. sıraya yükselmiştir. Ülkemiz 2003 yılından itibaren Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programına dahil olmuştur. Türkiye tarafından 2003 yılında desteklenmek üzere toplam 882 katılımcının yer aldığı 542 proje teklifi sunulmuş, bunlardan toplam 94 katılımcının yer aldığı 72 proje desteklenmek üzere kabul edilmiştir. Özellikle kritik teknolojilerdeki araştırmacı açığının kapatılması, ileri teknoloji alanlarında kapasite oluşturulması, stratejik konularda mükemmeliyet merkezlerinin kurulması ve beşeri-fiziki kaynakların en etkin şekilde kullanılması amacıyla DPT tarafından 2001 yılından itibaren İTÜ, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi´nde ileri araştırma eğitim programları ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi´nde öğretim üyesi yetiştirme programı başlamıştır.
Bu çalışmalara paralel ve tamamlayıcı olarak 2004 yılı içerisinde TÜBİTAK tarafından ulusal genç araştırmacı kariyer programı başlatılmıştır. Bu programın amacı, kariyerlerine yeni başlayan doktoralı genç bilim insanlarının çalışmalarını proje desteği ile teşvik etmektir. Proje süresi en fazla 5 yıl olup, bir yılda desteklenmesi hedeflenen proje sayısı yaklaşık 100´dür. Proje destek miktarları; proje başına, biyoloji ve sağlık bilimleri alanındaki araştırmalar için 110 bin ABD Doları, sosyal bilimler alanındaki araştırmalar için 80 bin ABD Doları, diğer bilim dalları için 100 bin ABD Doları´dır.